Öğrenci, Öğretmen, Yönetim, Aile ve Çevre ile İlişkiler Bağlamında Rehberlik Çalışmalarının, Rehberlik Tür ve Alanlarının İşlevi | Bireysel Deneyimim

 Rehberlik, kısaca yol göstermek, kılavuzluk etmek anlamına gelir. Rehberlik toplumdaki her birey için faydalı ve gereklidir. Kişilerin kendilerini ve çevrelerini tanımasına, hayati kararları doğru verebilmesine yarar. İlgi ve becerileri doğrultusunda doğru yönlendirilmelerini sağlar. Bu bağlamlarda düşünüldüğünde, rehberliği eğitimden ayrı düşünmek mümkün değildir. Eğitim düşünüldüğünde ise akla öğrenci, öğretmen, yönetim gelir, beraberinde veliler olarak aileleri ve insan ilişkilerini getirir.
Öğrenci için rehberlik ve psikolojik danışmanlık eğitim hayatının olmazsa olmazıdır. Öğrenci eğitim sistemi ve düzeni içerisinde okul derslerinin yanı sıra manevi anlamda da desteklenmelidir. Çağdaş eğitim anlayışı, öğrencilere verilmesi gereken manevi desteğin üzerinde durmaktadır. Çağdaş eğitim anlayışı bireyin önce kendisi sonra da içinde bulunduğu toplum için en iyi halini ortaya çıkarmaya çalışır. Rehberlik, öğrenci kişilik hizmetleri ile beraber öğrenciler için hem fiziksel hem manevi anlamda uygun bir eğitim ortamı hazırlar, eğitim sürecinde karşılaşabileceği sorunların önüne geçmeyi amaçlar, bireylerin kişisel gelişimlerini olabilecek en iyi düzeyde gerçekleştirmelerine yardımcı olur. Millî Eğitim Bakanlığı, 2001 yılı yönetmeliğinde rehberlik hizmetlerini; Eğitsel, mesleki, bireysel rehberlik; bireyi tanıma ve grup rehberliği başlıkları altında belirtmiştir. Bu başlıklar içerisinde öğrencilerin oluşabilecek çeşitli ihtiyaçlarına karşılık vermek için uygun ortam yaratılmıştır. Bunlara ek olarak, 1920’lerde İlerici Eğitim Hareketi’nin yaygınlaşması ve güçlenmesinde etkisi büyük olan isimlerden John Dewey, bir çocuğun mutluluk ve sağlık içinde yaşamasının, eğitimde başarılı olma düşüncesinin anahtarı olduğu düşüncesiyle, rehberliğin öğrencinin eğitim hayatındaki önemini desteklemiştir.
Okulu oluşturan parçalardan biri ise en az öğrenciler kadar önemli olan öğretmenlerdir. Çünkü öğretmenin herhangi bir konudaki huzursuzluğu, problemi doğrudan öğrenciye yansıyıp çeşitli anlamlarda onu kötü etkileyebilir. Bir öğretmenin yanlış davranışı yüzünden öğrenci dersten soğuyabilir, kendini okuldan ve arkadaş çevresinden soyutlayabilir, derste başarısı düşebilir. Öğretmenin öğrenciye doğru yaklaşımı öğrencinin mesleki anlamda kendisine uygun seçeneğe yönlenmesini de sağlamış olur. Öğretmenler öğrencilerle ilişkilerini güçlendirmek ve daha iyi bir performans gösterebilmek için rehberlik servislerine danışabilirler.
Okullarda psikolojik rehberlik konusu altında bireysel deneyimlerime dayanarak yorum yapacak olursam, stajyer öğretmenlik yaptığım Pertevniyal Lisesi’nde, her sene hazırlık sınıfına gelerek Pertevniyal’e katılan yeni öğrenciler için bir oryantasyon haftası düzenleniyor. Öğrencilere grup halinde ve bireysel olarak “Pertevniyal ruhu” olarak adlandırdıkları birlik ve aile olma duygusu aşılanıyor, okula ve birbirlerine uyum sağlamaları adına kaynaştırma amaçlı etkinlikler yapılıyor ve okulu, çevreyi tanıyan, hakim okuldan üst sınıflardan bir öğrenci görevlendirilerek yeni gelen öğrencilere yardımcı olduğu, sorularının yanıtlandığını da söyleyebilirim. Bunlara ek olarak, Pertevniyal Lisesinden mezun olan öğrencilerin belirli aralıklarla okulda bir araya gelerek “mezunlar günü” düzenlediklerini öğrendim. Öğrencilerin de onayıyla, sosyal ilişkileri geliştirmek adına çok güzel ve faydalı aktiviteler olduklarını söyleyebilirim. Öğrencilerin kişisel gelişimlerini görmeleri ve okulda geçirdikleri seneler boyunca değişimlerini daha iyi anlamak için yaptıkları Zaman Kapsülü uygulamaları da mevcut. Rehberlik öğretmeninin yardımıyla, okula başladıkları ilk gün öğrenciler duygu ve düşüncelerini, ilk günlerinin nasıl geçtiğini, okul hakkında ne düşündüklerini ve son olarak “5 sene sonra bu okuldan mezun olacağımda ne yapıyor ne hissediyor olurum” sorusuna verdikleri yanıtı yazıp kapsüle atıyorlar, rehberlik öğretmeni bunları öğrencilerin mezuniyet gününe kadar saklıyor ve mezun oldukları gün öğrenciler bir tören eşliğinde kendi yazdıkları notları öğretmenlerinden geri alıyorlar. Bu aktivite ile öğrencilerin gözünde o okulda geçirdikleri zaman daha anlamlı hale geliyor ve karakter gelişimlerini daha derin düşünüyorlar, aynı zamanda öğrenci ile öğretmen arasında da güven ve sevgiye dayalı ilişki güçleniyor. Okulun yapmış olduğu aktivitelerin Glasser’in öğretmenlere verdiği şu tavsiyelerle örtüştüğünü gözlemleyebiliriz: “Öğrencilere ilk birkaç ayda (oryantasyon döneminde) inanç ve değerlerinizi, kimliğinizi, onlara sunacağınız şeyleri, onlar için yapabileceklerinizi öğretiniz.”
Rehberliğin amacına ulaşabilmesi ve herkes için faydalı olabilmesi için, okul yönetimi de sorumluluk sahibi ve bilinçli olmalıdır. Okul yönetimi, öğrencilerin eğitimine ve kişisel gelişimine katkıda bulunacak kitaplardan oluşan bir kütüphaneye sahip olmayı önemsemelidir. Öğrencilerin ders işleyeceği sınıfın ve laboratuvarların, yani fiziksel ortamın eğitim öğretime uygun olması, öğrencilerin psikolojik anlamda da eğitime hazır bulunmaları açısından önemlidir. Işıklandırma, oda sıcaklığı, gerekli materyalin sağlanması, öğrenciler için temiz ve konforlu sıralar, kantindeki veya yemekhanedeki sağlıklı yiyecekler de fiziksel ortama örnek verilebilir. Öğretmenin çalışma ortamının iyi olması ve mutlu olması da bir bakıma okul yönetiminin görevidir, öğretmenin çalışma koşulu iyileştikçe performansı artar ve öğrenciler de daha verimli bir eğitim almış olur.
Rehberlik ve psikolojik danışmanlık kendi alanında gelişmeye devam etse de öğrencilerin okul dışındaki hayatları aileleri ve arkadaşları etrafında şekillenir. Ailelerin dikkat etmesi gereken en önemli konulardan biri sınav kaygısıdır. Mevcut eğitim sisteminde öğrenciler her kademede sayısız sınavlara tabii tutuluyor, başarı sınavlarla ölçülüyor. Mevcut koşullarda bunun önüne yüzde yüz geçilemeyecek olsa da, aileler de rehberlik hizmetlerinden faydalanarak kendilerini geliştirmeliler, öğretmenler tarafından bilgilendirilmeliler. Liebert ve Morris, 1967’de sınav kaygısının iki boyutuna değinmiştir: kuruntu boyutu ve duyuşsallık boyutu. Kuruntu boyutunda öğrenci başarısız olduğu taktirde neler olacağını düşünerek kaygılanır ve kendini rakipleriyle karşılaştırma eğilimindedir. Bu açıdan bakıldığında ailenin öğrenciye karşı tutumu, mükemmelin peşinde olmaması, öğrencinin aldığı düşük notu başarısızlık olarak damgalamaması ve “Elinden gelenin en iyisini yapacağını biliyorum ve sonuç ne olursa olsun yanındayım, bu sınavdan alacağın not senin değerini belirlemeyecek.” Mesajını vermeyi başarabilmesi önemlidir. Duyuşsallık boyutu ise daha normal sayılabilecek, her öğrencide olabilecek kaygı türüdür, hatta aşırı dozda olmadığı taktirde öğrenciyi motive edecek güçtedir. Duyuşsallık boyutu, sınav anındaki kaygıyla ilişkili fizyolojik tepkilerdir. Kalp atışlarının hızlanması, gerginlik bu durumdaki tepkilere örnek verilebilir. Aileler öğrenciyi rahatlatamazsa, öğrenci başarısızlıktan olması gerekenden çok korkar hale gelecek ve var olan potansiyelini de gerçekleştirmekte zorlanacaktır. Aileler, dolaylı rehberlik hizmetlerinden olan anne-babaya rehberlikten faydalanıp bilinçlenebilirler.
Görüldüğü üzere, eğitim ve rehberlik birbirinden ayrılmaması gereken kavramlardır. Öğrenciye, öğretmene, okul yönetimine, velilere yol gösterir, destekler ve bu kişilerin birbirleri arasındaki ilişkiyi güçlendirir. Türkiye’de, 2005 Millî Eğitim Bakanlığı verilerine göre ilköğretim, ortaöğretim ve rehberlik-araştırma merkezlerinde toplam 12.236 rehber öğretmen bulunmaktadır ve verilere dayanarak söyleyebiliriz ki, günümüzde de rehberlik öğretmenlerine duyulan ihtiyaç hala çok fazladır, okulların ihtiyacı bu konuda yeterince karşılanmamaktadır. Son derece önemli bir konu olan rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri ülkemizde daha değerli bir konuma ulaşmalı; öğrenciler, öğretmenler, aileler bu konuda olabildiğince bilinçlendirilmelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Rehberlik Etkinlikleri

Technological Tools / VOKI